Ebrû
1 Mart 2016
Türk sanat tarihinde önemli bir yeri olan ebru, bizim güzellik anlayışımızdan doğup, bizim güzellik anlayışımızla gelişmiş, kağıt sanatlarımızın en önemlilerindendir. Ebru bir takım tabii güzellikleri tabiaattaki oluşumlarına mümkün olduğu kadar sadık kalarak ve gönülden gelen bir renk coşkusuyla su üzerine kaydedip, oradan kağıda aktarma ve kağıt üzerinde yaşatma sanatıdır. Görmek isteyen bir gözle bakıldığında insana bazen gökyüzünde ahenkli bir bulut kümesi, bazen bir mermer kesitindeki hareli billurlar veya bir damar, bazen suya susamış toprağın yüzündeki çatlaklar manzumesi, bazen bir avuç kumda oluşuvermiş ahenkli bir desen, bazen rengarenk bir çiçek bahçesi etkilerini aktarabilen ve sonsuz anlatım imkanları sağlayan her devre uyan bir sanattır.
Arifi’nin 1539 – 1540 tarihli GUYİ ÇEVGAN adlı eseri (topkapı sarayı, hazine 845 te kayıtlı), ebruculuğumuzun tarihi açısından önemlidir. Bu eserin her yaprağının kenarı ebrulu olup, Türk ebruluk tarihinin bu tarihten evvel başladığını, yine ebru hakkındaki bilgilerin bir araya getirildiği 1608 tarihli TERTİB-İ RİSALE-İ EBRU deki bilgilere dayanarak, bu sanatın en az 500 yıldan eski bir Türk sanatı olduğunu söyleyebiliriz. Ebruyu ebru yapan, şuurla kullanılan katkı maddelerinin yarattığı kontrollü etkidir. Bu suretle boya tanecikleri sıkıştırılabilir yada dağıtılabilir. Koyurengin kıvamı, boyanın tabiatı, boya su oranı, kullanılan ödün cinsi ve miktarı, boyayı tekneye atan elin tecrübesi, kazandığı maharet ebrucuyu gönlünden geçen sonuca ulaştırır.
Yazan: Timuçin Tanarslan
Buna da bakmak isteyebilirsiniz ...