KİŞİLİĞİ YARATAN ETMENLER-Mithat ENÇ
Kişiliğimiz ruhsal, sosyal etmenlerin bir arada meydana getirdiği bir bütündür. Soya çekim onun ham maddesini ortaya koyar. Ailemiz, arkadaşlar, okul, komşular, mahallemiz ve milletimizde dahil olduğu halde çevremiz bu hammaddeyi şekillendirir.
Kişiliğin kurulma ve gelişmesinde etkili olan bu kalıtımsal ve sosyal etmenlerin nispi önemlerini kestirmek ve kişiliğin gelişmesinde hangisinin daha büyük rolü oynadığını anlamak üzere bir çok teşebbüsler yapılmıştır. Bu gün bile hararetli tartışmaların konusu olan bu soru ile ilgili değişik incelemelerden önemlilerini gözden geçirmek yararlı olur.
a- Biyolojik etmenler:
Kişilik ile vücut yapımızın özellikleri arasındaki münasebetler oldukça eskiden beri düşünceleri işgal etmiştir. Bu konudaki görüşleri ilk sistemleştirenlerden biri Gall ‘dur. Fronoloji denilen (kafatası bilimi) bilimin kurucularından olan Gall, Kişilikle ilgili değişik vasıf ve fonksiyonların dimağda belirli merkezleri bulunduğu bir varsayım kabul etmiş ve bu yönden bütün dimağın topoğrafyasını çıkarmıştır. Dimağdaki bu merkezlerin iyi gelişmiş olması ve bu vasıf ve fonksiyonunda kuvvetli olduğu manasına alınmıştır. Dimağın böyle iyi gelişen merkezlerinin kafatasına da tesir edip orada da bir takım çıkıntı ve çöküntülere yol açacağına bir sonuç olarak tabii sayılmıştır. Bu suretle kafa tasındaki çıkıntı, düzlük ve çöküntülerin incelenmesi ile bireyin ne gibi vasıf ve fonksiyonlarının iyi gelişmiş yada güdük kaldığını kestirmek mümkündür diye düşünülmüştür. Buna göre kafatasının arka kısmında bariz bir çıkıntı olanların maddi haz ve zevklere düşkün, alınlarının yukarı kısmı çıkıntı olanlarınsa mal ve mülkiyete karşı istekleri kuvvetli farzedilmiştir.
Yine bu görüşler arasında mütalaa edilebilecek olan fizyonomistlerse daha ziyade (alın, burun, kulaklar ve çene) gibi çehre ilgili organların kişilik özellikleri ile ilgili münasebetleri üzerinde durmuşlardır. Bunlara göre ise ( alnın, burnun, alt çenenin şekilleri ) ( zeka, tahakküm, iradelilik, kurnazlık ) gibi vasıfları aksettirmektedir.
Bu fikirler bugün bile bir yandan (1964) falcılar ve şarlatanlar ellerinde soysuzlaşırken diğer taraftan, iki ilmi gelişme istikameti takip etmiştir.
Bunlardan birincisi bilhassa harp yıllarında edinilen dimağ cerrahisi ile ilgili bilgi ve tecrübelerin sonunda şekillenmeye başlamıştır. Harbde kafatası yarası alanlar üzerinde yapılan çalışmalar bir takım psikolojik fonksiyonlar için belirli beyin merkezlerinin tesbitine imkan vermiştir; mesela düşünme süreçlerinin daha çok dimağın ön – alın kısmı ile ilgili olduğu ve buralardan yara alanlarda ( hafıza, dikkat ve muhakeme bozuklukları ) müşahede edildiği tesbit edilmiştir. Buna mükabil dimağın yan cephelerinin, hareki ( motor ) fonksiyon ve maharetlerinin, arka kısmının ise, görme işitme ve dokunma merkezlerinin yeri olduğu tesbit edilmiştir. Bununla beraber bu fonksiyonlar eski fronolog ve fizyonomistlerin idda ettiği ( zevkperestlik, kurnazlık, irade kuvveti ) gibi kişilik özelliklerinden çok farklı şeylerdir.
KRETSHMER’ in Görüşü;
İkinci ilmi gelişme istikameti ise Alman akıl hastalıkları mütehassısı Kretschmer’in araştırmaları ve nazariyesi ile belirlenmiştir. 250 akıl hastası üzerinde incelemeler yapan Kretschmer, insanın vücut yapısı ile tutulacağı akıl hastalığı arasında bir münasebet bulunacağı hükmüne varmıştır. Ona göre bütün insanları bazı değişkenlikleride olan üç beden yapısı tipine ayırmak mümkündür: bunlardan birinci tip ( PİKNİK ); orta boylu, yuvarlak vücutlu, yağlı, el ve ayakları küçük, vücut kılları az ve dörtgene yakın bir vücut tipine sahiptir. İkinci tip ise ( ASTENİK ) yahut ( LEPTOZOM ) dikine oturtulmuş bir dikdörtgene benzer; omuzlar dar, gövde dar, göğüs basık, kol ve bacaklar uzun, el ve ayaklar ince uzun kemikli, orta ve biraz ortadan uzunca boydadır. Üçüncü ( ATLETİK ) tipin omuzları geniş, beli ince, kas sistemi iyi gelişmiş durumdadır.
Bunlardan piknik tip vücut yapısında ( manik – depressif psikoz ) denilen hastalığı geliştirdiği, astenik ve atletik tipin ise ( şizofreni ) hastalığına tutulduğunu ileri sürmüştür. Manik depressif psikozda hasta taşkın bir iyimserlik, neşe ve girişkenlik halinde bulunur; yahut da derin bir yeis kötümserlik içine düşer; suçluluk ve günahkarlık hislerinden ıstırap çeker. Bu iki mariz ruh hali içinde muntazam aralıklarla gidip gelen çeşitleri vardır. Astenik ve Atletik tip vücut yapılarında tutunabilen Şizofreni’ de ise hasta duygu kütlüğü, realitelere karşı ilgisizlik geliştirir; hayalindeki bir dünyada yaşar; çeşitli sanrı ve sabuklamalar gösterir.
SHELDON’un Görüşü;
Amerikan ruh bilimcilerinden Sheldon, Kretschmer’ in araştırdığı vücut yapısı kişilik ilişgilerini, Farklıca bir araştırma yolu ile incelemiştir.
Bilindiği gibi doğumdan önce gelişmenin döllebnmeden başlayan ilk iki hafta germinal devreyi teşkil etmektedir. Bu süre içerisinde canlı sparma ile yumurtanın birleşmesinden gelen mikroskopik bir varlık halinden ortalama dört beş santim bir disk haline gelir. Bu süre içerisinde organizmanın çeş,itli organlarının gelişeceği üç temel doku tabakası belirgin duruma gelir.
A – En içdeki endoderm tabakasından sindirim, solunum, kan dolaşımı gibi iç organlar gelir.
B – Ortadaki mesoderm tabakasından iskelet ve kas sistemleri gelir.
C – Ektoderm tabakasından deri, beyin ve sinir sistemi ortaya çıkar.
Sheldon’a göre gelişimin seyri içerisinde bu üç doku tabakasından birisxi başat durumuna geçerek, onunla ilişkin vücut kısımlarının belirgin olduğu vücut yapısı tipleri ortaya çıkar. Bunları şöyle özetleyebiliriz.
a – Endomorfik Vücut Yapısı: İç organları gelişkin, yuvarlak kare şekline yaklaşık bir yapı.
b – Mesamorfik Vücut Yapısı: İskelet ve kas sistemi gelişkin, geniş omuzlu, ince belli, sivri ucu üzerine oturtulmuş üçgen şekline yaklaşıık bir vücut yapısı.
c – Ektamorfik Vücut Yapısı: İnce uzun deri yüzeyi geniş, beyin ve sinir sistemi gelişmiş, dikine oturtulmuş dikdörtgen şekline yaklaşık vücut yapısıdır.
Araştırıcı, bu vücut yapıları ile ilişkin olarak şu kişilik tiplerini de ileri sürmektedir.
A – Viscereotonia Kişilik Tipi: Endanorfik vücut yapısı ile ilişkindir. Bu tip gevşek, dışa dönük, örgensel haz ve doygunluklara düşkündür.
B – Sonatotonia: Mesamorfik beden yapısı ile ilişkindir ve kas hareketlerinin başat olduğu iş ve hareket adamı özelliklerini gösterir.
C – Cereprotonia: Ektamorfik vücut yapısına bağlı olan ve temkinli, kendisini tutan, kişisel duygu ve düşüncelerine bağlı bir vücut tipidir.